Pazartesi, Aralık 29

sağlıkla, sevgiyle daha nice yıllara!



Bir zamanlar vakitlerin epeyce eski olduğu zamanlarda küçük bir memur ailesinin bir ferdiyken daha şimdi olduğu gibi yine yıl biter, yeni yıl çat kapı gelir dayanırdı kapımıza.

Yeniyse gelen hele de “hoş gelsin” istiyorsak “hoş” karşılamamak olmazdı. Biraz meyve portakal elma, kuru yemiş diye fındık fıstık, bir de “çocuklar seviyor” isteğiyle karpuz kavun çekirdeği yanlarına da belki kestane, “soba yanıyor nasıl olsa?”

Oyun, “birinci çinko, ikinci çinko hadi az kaldı tombala!” Televizyon yok o zamanlar ne havai fişek gösterisi ne de, “çocuklar görmesin!” dansöz telaşı! Çok çok radyoda Zeki Müren var,

“Ölürsem yazıktır,
Sana kanmadan...

Kolların boynumda halkalanmadan…”

“Çocuk kısmı anlamaz şarkıdan türküden!” büyüklerse anlaşılmaz şarkıları dillendirmeden.

Bize kalan her Urfalı’nın her daim her özel gününde yaptığı çikiftenin acısıydı!

Bir örtü serildi mi yere, üstüne de çikifte leğeni kondu mu anlardık ki acıyla gireceğiz yeni yıla ama karnımız tok, sırtımız pek!

Kara daşın üstünde döverdi anamız çikiftenin kara etini; bulgurumuz, isodumuz, frenksuyumuz evde var nasılsa, az bi çimdik karabiber, duz, bir de keyfe keder tarçınımız!

Babamız yoğururdu kiftemizi ki kimselerinkine benzemez. Hele de yoğururken, “dat bakım, hala diri mi bulgur?” dedi mi dünyalar bizim olurdu.

Sofrada marul, hardel, turp, eee yanında da “illem ki!”ayran. “Hadi yeni yıl gel, sen bana kurban ben sana hayran!”

Sağlıkla.

2 yorum:

  1. bol çiğköfte acılı ama bi o kadar da tatlılı olsun yeni yılınız..

    YanıtlaSil
  2. Mutlu yıllar..Sevgilerimle Zehr@

    YanıtlaSil