Cumartesi, Ağustos 27

Urfalı kültürüne sahip çık

Çünkü senin adına başkaları senin değerlerine kültürüne sahip çıkıp onu şekilden şekle sokuyor. Sıra gecesinin başına geleni biliyorsun, isot da hakeza…

Kim bilir kaç yıllık sadece kış geceleri çok samimi arkadaşlar arasında haftada bir birinin evinde toplanıp, çay-kahve içilen, çikifte yarıştırılan, datlı olarak da ya kırma ya da tel kadayıf yenilen arkadaş toplantıları her daim süren sazlı sözlü toplantılar oldu biliyorsun.




İsot’a gelince… İsot işte bunun neresini izah edelim. Onlar biber’e biber diyor bizse bibere isot. Yoksa onların uydurduğu gibi bizim kuru isot’un adı isot değildir. Biz yaşına da kurusuna da isot deriz. İsot onların uydurduğu gibi özel bir baharat değildir.

Şimdi gelelim diğer uydurmalara özellikle de Urfa yemeklerinin başına gelenlere… İşte size birkaç örnek…





ÇİĞKÖFTE DEĞİL ÇİKİFTE

Nasıl yapılır nasıl yenir oralara hiç girmiyoruz. Onları yazdık merak eden açar okur. Sadece adını doğru söyletebilmek için deriz ki, sizin yaptığınız içine et koymadığınız ya da koyduğunuz ama kırk çeşit baharat kattığınız, üstelik limon sıkarak yediğiniz o bulgurlu şeyin adı “çiğköfte” olabilir. Ancak o ciğköfte’nin bizim çikifte ile bir alakası yoktur. Bizim çikiftemize sadece bulgur, kara et, isot, frenksuyu ve duz konur, çok çok isteyen olursa az biraz kuru soğan doğrar, belki bir iki diş sarımsak ve de iki çimdik karabiber…


Çikifte’den aynayanlar onu sadece kış aylarında yoğurur ve yer ve yerken de asla üstüne limon sıkmaz, turşu ile açık ekmek ile yemez. Çok çok acısını bastırsın diye çikiftenin sonunda açık ekmeğe az biraz pendir kor öyle acıyı bastırır.




DOMATES TAVASI DEĞİL FRENK TAVASI


Adam tarif veriyor. Hem de “ünlü” ustalardan, frenk tavasının adını “domates tava” yapmış. Bu yetmemiş bir de üstüne üstlük frenk tavasını frens suyu ile pişirmek için akıl veriyor.

Allah sana akıl fikir versin. Mis gibi frenk dururken üstelik en olgun zamanlarındayken “niye frenk tavasını frenk suyuyla haram edisen?”






SÖĞÜRMELİ KEBAP DEĞİL SÖGÜRME

Söğürmeli kebap… Alın size bir garabet daha… Adam sanki mutfağımızı katletmek için yaratılmış. Domates tava yetmezmiş gibi bir de kendi kendine “söğürmeli kebap” adı uydurmuş.

Tarifi de şöyle: patlıcanları közle, küp küp doğra, tereyağı, kıyma ve rendelenmiş sarımsağı tavada kavur, patlıcanların üstüne dök, oldu sana söğürmeli kebap!



Ya bizim sögürme nasıl yapılır dersiniz? Acaba en irisinden en tohumsuzundan balcanlardan birkaç kilo alsak, fırına yollasak, geldiklerinde bir kişi onları soyarken bir kişi de sekiz on diş sarımsağı havanda duzla dögse, sonra sarımsakları balcanlara ekliyip az biraz daha duz katıp havanla ya da şişe dibiyle balcanları ezse, ezilen balcanları birkaç kaba bölüp üstüne dırnaklarıyla çukurlar açsa bekletse sonra da daha önceden kavrulmuş kuzu kıymasını üstlerine yaysa beklese ve en sonunda da tavada bolca eritilmiş sadeyağı cozurta cozurta üstüne dökse de sıfrada bekleyenler onu açık ekmek, yeşil isotla yese üstüne ayran içse yanında bostana kaşıklasa nasıl olur acep?



LAHMACUN DEĞİL KIYMALI

Alın size bir başka yanlış. Antep’in lahmacunu oldu size Urfalı’nın kıymalısı. Ne alaka? Antepliler koyun ya da kuzu etini çektirir, içine mevsimine göre domates, taze sarımsak, maydanoz, yeşil biber, kuru biber, az salça, tuz ile yoğurup fırına gönderirler.


Urfalılar ise kıymalılarını sadece kıyma, kuru isot, kuru soğan, frenksuyu duz, belkim belkim az biraz yoğurt hatta ceviz içi bile koyan olur.

Devam edecek… daha sırada lebeni var, yımırtalı kifte var, var oğlu var.



1 yorum:

  1. of of yemekler çok guzellll zor uyurum ben gece sansliysam ruyamda gorurum:)

    YanıtlaSil