Salı, Temmuz 10

Yeniden Tepsi Kebabı

‘Herif’,

‘Ne var?’

‘Deyem axşama tepsi kebabı yapax?’

‘Eyyi’

‘Elese şegirdnen balcan bi de et yolla’

‘Olur’

‘Eti yağlı al ha, balcanlar da toxumlu olmasın’

‘Tamam, sanki bilmiyıx’

Şimdi Urfa’da kalıbımızı basarız ki binlerce evde sabah sabah karı-koca arasında bu diyalog geçiyordur.

Avradından tembihi alan ‘Herif’ evden çıkacak dükkana gider gitmez ilk iş olarak kendi kasabının kendi manavının yolunu tutacak; akşam için avradının düşündüğü tepsi kebabının iki malzemesini evet sadece iki malzemesini yani balcan (tohumsuz olacak) ve eti (kuzu eti ve yağlı olacak) alacak; bir de tepsi kebabının yanında onun olmazsa olmazı olan bostana için malzeme (yeşil isot, frenk (domates), tezze soğan, bexteniz (maydanoz), hıyar, lemon) alacak, aldıklarını şegirde (çırak) teslim edecek, ‘Tökme ha’ diye tembihleyecek doğruca eve yollayacaktır.

Avradın işi kolaydır artık, akşama doğru alüminyum tepsiye bi et bi balcan dizecek, evin en küçük oğlu ile doğruca en yakın fırına yollayacaktır.



Aşağı yukarı bir saatte pişer tepsi kebabı, fırından alınmadan üstüne birkaç açık ekmek atılır ve soğutmadan doğruca eve koşturulur.

Afiyetle…

2 yorum:

  1. Nasıl özledim nasıl. Biz de burada yaptırıyoruz ama Urfam'da yemenin tadı bi başkaydı hocam...

    YanıtlaSil
  2. evet haklısınız. biz de evde yapıp nefsimizi köreltiyoruz ama urfa'da fırına götürüp de piştikten sonra elleriniz yana yana eve getirmenin keyfi hiç bir yerde yoktur.

    YanıtlaSil